Bir Yanılsamanın Geleceği – Sigmund Freud
58,50 TL 78,00 TL
Açıklama
Bir Yanılsamanın Geleceği 1927’de, Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları 1930’da çıktı. Hitler 1933’te Führer oldu. Ve Freud Nazi rejiminin daha sonra yol açtığı trajediye tanık olmadan 1939’da İngiltere’de öldü.
Freud’un bu kültürel çalışmanın temelinde yatan görgül sayıltısı insan varoluşunun Eros ile bağdaşmadığı, ama Erosun karşıtının, Nefret ya da Yokedicilik dürtülerinden gelen çok ciddi bir gözdağının altında bulunduğu endişesidir. Bu belki de bilinçsiz öğenin Freud’un kendi kuramındaki işleyişine bir ipucu yakalamamızı sağlar. Freud sık sık insanı İstenç ve Duyunç gibi ussal terimlerde olmaktan çok id, libido, bilinçaltı, üst-ben gibi terimlerde tanımlar, ve bu usdışı doğal ve kazanılmış etmenlerin güdümünde insan özsel karakterinden, özgürlükten soyutlanır. Freud’un bu eğilimlerinde çağının insanı istençsiz, düşüncesiz ve duygusuz bir nesneye indirgeyen materyalist, pozitivist ve nihilist tininin yarattığı etkiler ile tutarsız hiçbirşey yoktur. Bu entellektüel terörlere Freud’un doğrudan tanık olduğu Nazi terörü de eklenince, açıktır ki özellikle yaşamının son on yılı içinde yaşadığı, onu korkutan, aslında insanlığın evrensel yazgısı açısından korkutan gözdağı salt bir yanılsama, bir kuruntu olmaktan çıkar: Ama Freud’un bu dürtüye bağımsız bir varoluş yüklemesi edimsel gözdağının kendisinden çok daha rahatsız edicidir, çünkü çok-şekilli modern saldırganlık olarak süperegonun kendisi özgürlük güçlerinin karşısında yenilebilme olanağı altında dururken, buna karşı insan doğasının özsel olarak Yokedici bir eğilim ile yüklü olduğu sayıltısı eğer doğruysa bir a prioridir, ve değiştirilmesi istemi insanın kendisinin yeniden yaratılmasından daha azı ile gerçekleşebilir görünmez.
Eğer bağımsız bir Nefret ilkesinin insanlığın yazgısını belirlemede herşeyden önemli bir etmen olarak kabul edilmesinin mantıksal değil ama görgül bir çıkarsama sorunu, bir yaşantı, bir deneyim sorunu olduğunu kabul edersek, Freud’un 1930’lardan önce ve sonra gözlemekte olduğu olaylar böyle bir Ölüm İçgüdüsü vargısı için ona kendi bilinçaltını aklamak ve ussallaştırmak için yeterince inandırıcı görünmüş olmalıdır.
— Aziz Yardımlı
Sigmund Freud Hakkında
Avusturya İmparatorluğu’nda Freiberg’de doğan ve daha sonraki yaşamını Viyana’da geçiren Sigmund Freud (1856-1939) psikiyatride Ruhçözümleme okulunu kurdu ve insan davranışının bilinçsiz belirleyicileri üzerine büyük ölçüde tutarlı bir açıklama geliştirdi. Çok okuyan, yolculuk yapmayı ve arkeolojik nesneler toplamayı seven Freud ailesine ve dostlarına büyük bağlılık gösteren biri idi. Freud kişiliğin nörolojiye indirgenebileceğine inanan fizyolog profesör Ernst Brücke altında değerli yıllarını harcadıktan sonra bu kez de karşıt uca geçerek histerinin iyileştirilmesinde hipnoz uygulayımını kullanan Parisli psikiyatrist Charcot’ya katıldı.
Charcot’nun yanından Viyana’ya döndükten sonra Freud Martha Beryas ile evlendi ve özel olarak çalışmaya başladı. Bir süre sonra hipnozu bütünüyle gereksizleştiren özgür çağrışım yoluyla hastalarda patolojik belirtilerin nedenleri olan bilinçsiz ya da baskılanmış gerecin yeniden bilinçli olmasını sağlayabildiğini keşfetti. Bu işlemin sonucunda belirtiler ortadan kalkıyordu.
Freud sağaltım yöntemine “psikanaliz” adını verdi. Kitapları ve konferansları bir yandan ona kısa bir süre içinde büyük ün kazandırırken, öte yandan tıp topluluğunun büyük bölümü tarafından kınanmasına yol açtı. Zamanla aralarında Eugen Bleuler ve Karl Jung da olmak üzere çok sayıda parlak araştırmacı Freud’un kuramı çevresinde çalışma grupları oluşturdu. Birinci Uluslararası Psikanaliz Kongresi 1908’de Salzburg’da toplandı. 1938’de Avusturya Nazi Almanyasına katılınca Freud Viyana’dan ayrılarak son yıllarını ailesi ile birlikte Londra’da geçirdi.
Freud’un yazıları 23 ciltten oluşan The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud’da toplanmıştır. Dikkati çekici çalışmaları arasında Düşlerin Yorumu, Gündelik Yaşamın Psikopatolojisi, Totem ve Tabu, Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları, Bir Yanılsamanın Geleceği gibi başlıklar bulunur.
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
İlgili ürünler
Theseus • Romulus – Plutark
36,00 TLPlutark
Theseus • Romulus
Çeviren: Meriç Mete
112 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Jean-Jacques Rousseau Plutark üzerine şunları yazar: “Bugün bile zaman zaman okuduğum az sayıda kitap arasında Plutark beni en sıkı kavrayan ve bana en yararlı olan yazardır. Çocukluğumda ilk okuduğum oydu, yaşlandığımda okuduğum sonuncu o olacaktır. Hemen hemen birşey kazanmadan okumadığım biricik yazardır.” (Rousseau, Les reveries du promeneur solitaire, 4.)
İlk kez İtalyanca’ya çevrilen Yaşamlar’ı Batı Avrupa Jacques Amyot’nun Fransızca çevirisi (1559) ile tanıdı. Thomas North’un İngilizce çevirisi (1579) Amyot’nun çevirisi üzerine dayanır. 1683’te John Dryden Yaşamlar’ın Yunanca asıllarından yapılmasını sağladı. Almanca çeviri 1799-1806 yıllarında yayımlandı.
Theseus • Romulus – Plutark
36,00 TLTarih Felsefesi – 1 – Giriş – G. W. F. Hegel
51,00 TLG. W. F. Hegel
Tarih Felsefesi – 1 — GİRİŞ
Çeviren: Aziz Yardımlı
128 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Hegel’in Tarih Felsefesi üzerine 1822-23 ile 1830-31 arasında verdiği derslerin ilk düzenlemesi felsefecinin ölümünden sonra 1837’de Eduard Gans tarafından ‘Tüm Yapıtlar’ın [Vollständige Ausgabe] parçası olarak yayımlandı. Bundan sonra eldeki tüm gereç 1847’de öğrencilerin ders notlarını Hegel’in kendi elyazmaları ile bütünleştiren Karl Hegel tarafından bir kez daha düzenlendi. Ve bunu Georg Lasson tarafından Hegel’in yapıtlarının ‘Eleştirel Yayım’ının [Kritische Ausgabe] bir bölümü olarak hazırlanan bir başka düzenleme izledi. Tüm bu çabalar doğal olarak eldeki felsefi içeriği yalnızca dışsal olarak toparladılar ve Hegel’in Tarih Felsefesi açıktır ki bu yapısıyla ona verilebilecek son biçimi kazanmış olmaktan uzaktır. Gene de bunun nedeni yalnızca çalışmayı yayıma hazırlayanın Hegel’in kendisi olmaması değildir. Hegel yaşamı boyunca içeriği sürekli olarak geliştirdi, yeniden düzenledi ve onu ideal kurgul biçime ulaştırmaya çalıştı. Ve yalnızca Tarih Felsefesi’nin değil, ama Mantık Bilimi de içinde olmak üzere bütün bir Ansiklopedik Dizgenin bir oluş sürecinde olması Felsefe Tarihinin işinin henüz bitmediğini, Logosun insan bilincinde açınmasının henüz tamamlanmış olmadığını gösterir.
Bu çeviri Karl Hegel’in düzenlemesinden yapıldı.
Tarih Felsefesi – 1 – Giriş – G. W. F. Hegel
51,00 TLSolon • Poplicola – Plutark
36,00 TLPlutark
Solon • Poplicola
Çeviren: Meriç Mete
112 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Jean-Jacques Rousseau Plutark üzerine şunları yazar: “Bugün bile zaman zaman okuduğum az sayıda kitap arasında Plutark beni en sıkı kavrayan ve bana en yararlı olan yazardır. Çocukluğumda ilk okuduğum oydu, yaşlandığımda okuduğum sonuncu o olacaktır. Hemen hemen birşey kazanmadan okumadığım biricik yazardır.” (Rousseau, Les reveries du promeneur solitaire, 4.)
İlk kez İtalyanca’ya çevrilen Yaşamlar’ı Batı Avrupa Jacques Amyot’nun Fransızca çevirisi (1559) ile tanıdı. Thomas North’un İngilizce çevirisi (1579) Amyot’nun çevirisi üzerine dayanır. 1683’te John Dryden Yaşamlar’ın Yunanca asıllarından yapılmasını sağladı. Almanca çeviri 1799-1806 yıllarında yayımlandı.
Solon • Poplicola – Plutark
36,00 TLMekanik (Doğa Felsefesi — I) – G. W. F. Hegel
66,00 TLG. W. F. Hegel
Mekanik
(Doğa Felsefesi — I)
Çeviren: Aziz Yardımlı
116 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Mekanik Hegel’in Felsefi Bilimler Ansiklopedisi’nde Doğa Felsefesinin birinci bölümüdür. Hegel’in kendi sözleri ile yirmi beş yıllık bir çalışmanın ürünü olan Naturphilosophie için Ekler (Zusätze) Hegel’in öğrencisi Karl Ludwig Michelet tarafından düzenlenmiştir. Michelet Hegel’in toplu yapıtlarının 1847’de yapılan ikinci yayımının düzenleyicisidir. Uzay, Zaman ve Özdek kavramlarının çözümlemesi ile başlayan Mekanik bugünlerde “Klasik Mekanik” olarak adlandırılan doğa alanının kavramsal bir çözümlemesini sunar. Genel olarak Fizik başlığı altına düşen görgül incelemeler tümevarım üzerine temellendirildikleri ölçüde gerçek bilgi olmaktan çok olasılık düzleminde kalırlar. Doğa Felsefesi bu görgül bilgiyi kavramsal bilgiye, görgül bilimi gerçek bilime yükseltme çabasıdır. Günümüzde “Bilim Felsefesi” olarak bilinen görgül denemecilik alanından ayrı olarak, Doğa Felsefesi tanıtlamayı hedefleyen yöntemli ve dizgesel bir girişimdir.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.