-
Themistokles • Camillus - Plutark
1 × 36,00 TL
-
Toplam : 36,00 TL
G. W. F. Hegel
Estetiğe Giriş
Çeviren: Aziz Yardımlı
144 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Hegel’in Estetik Üzerine Dersler’i ölümünden sonra başlıca dinleyicilerinin bir bölümünün tuttuğu notlardan ve kendi elyazmalarından derlenmiştir. Bu notlar H. G. Hotho tarafından yayıma hazırlanarak ilk kez 1835 yılında toplu yapıtlar arasında üç cilt olarak yayımlanmış, ve bunu 1842’de yeniden gözden geçirilen bir ikinci yayım izlemiştir. Hotho’nun kullandığı gereç arasında Hegel’in 1823, 1826 ve 1828-9 dersleri için hazırladığı ama şimdi yitik olan kendi elyazmaları da bulunur.
51,00 TL 68,00 TL
Stokta yok
Stokta yok
“Bu dersler Estetiğe ayrılmıştır; konuları engin Güzellik Ülkesi, ve daha tam olarak alanları Sanat, dahası Güzel Sanattır.
“Bu konu için Estetik adı hiç kuşkusuz sözcüğün asıl anlamında bütünüyle uygun değildir, çünkü ‘Estetik’ sağın olarak duyunun, duygunun bilimini belirtir, ve bu anlamda yeni bir bilim olarak ya da daha doğrusu ilk kez felsefi bir disiplin olması gereken birşey olarak kökenini Almanya’da sanat yapıtlarının üretmeleri gereken örneğin hoşluk, hayranlık, korku, şefkat vb. duyguları gibi duygular açısından irdelendikleri bir sırada Wolff okulunda kazanmıştır. Bu adın uygunsuzluğundan ya da daha doğrusu yüzeyselliğinden ötürü başkalarını, örneğin Kallistik adını üretme girişiminde bulunulmuştur. Ama bu da kendini yetersiz olarak gösterir, çünkü amaçlanan bilim genel olarak Güzelliği değil, ama yalnızca Sanatın Güzelliğini irdeler. Bu nedenle Estetik adını olduğu gibi bırakacağız, çünkü salt bir ad olarak bizim için ilgisizdir ve dahası bu arada sıradan dile öylesine yaygın olarak girmiştir ki, bir ad olarak kalabilir. Gene de bilimimiz için uygun anlatım ‘Sanat Felsefesi,’ ya da daha belirli olarak, ‘Güzel Sanat Felsefesi’dir.”
— Hegel, Estetiğe Giriş’ten
Güzel Sanat Felsefesi (Estetik) Hegel’in bütün dizgesinde Din ve Felsefe ile birlikte Saltık Tin alanına aittir, ve Hak, Ahlak ve Törellik gibi sonlu Tin kategorilerini irdeleyen Nesnel Tin alanının üstünde durur. Hegel’in Güzel Sanat Felsefesine kişisel yaklaşımı gibi birşeyi doğrulamasının söz konusu olmadığını anımsarsak, bu dizgesellikten çıkan sonuçlardan biri Hegel’in sanatsal etkinliği tinsel Güzeli İdeale doğru nesnelleştirme süreci olarak, Güzelin oluş ya da beliriş süreci olarak görmek zorunda olduğudur. Ve süreç ya da gelişim açıktır ki kavramının kendisinde erekseldir. Sanat dışsal pekçok ilgisiz amaç uğuruna kullanılabilmesine, giderek kötüye bile kullanılabilmesine karşın, bu yalnızca sonluya, dışsal amaçlara hizmet etmeye indirgenmiş “sanat”tır, Güzel Sanat değil. Bu sonuncunun ereği Güzellik İdealini nesnelleştirmek, Tinin yaratmaya yetenekli olduğu sonsuz Güzel Biçime duyusal anlatım vermektir. Güzellik duyusalın sonsuzluğu, duyusal Gerçekliktir. Öte yandan, Sanatsal etkinliğin bir gelişim olması aşamalılığı imler: Estetik Duyarlık kendine bireylerde ve uluslarda gelişiminin çeşitli kültürel basamakları olarak anlatım verir, ve bu ise estetik göreliliği aklayacak türlülük değil ama bir ölçün olarak İdealin kabul edilmesi durumunda bütünüyle ve kolayca anlaşılabilir olan gelişimsel eşitsizliktir.
Güzellik Saltık Tin alanının bir momenti olmakla aynı zamanda bir Değer olma karakterini de kazanır, ve Değer kavramının kendisinin saltık olmayı imlediği düzeye dek, Değeri sonlu Tin alanının Hak, Ahlak ve Törellik kategorileri arasında aramanın anlamsızlığı açığa çıkar. Hegel’in (ya da benzer olarak Platon’un) Güzel Sanata yaklaşımı, İdeanın salt bir ‘gerek’ değil ama erişilebilir sonsuzluk olduğunu kabul etmesi zemininde, Güzel Sanatları ve bütün bir güzel-sanatsal etkinliği duyusal İdeale Tinin kendisinin erişme sürecinin öncüsü olarak gösterir. Sanat Güzelliği duyusal dışsal gereç üzerinde edimselleştirir. Ama bu Tinin Doğa güzelliğinin üzerinde olan iç Güzelliğinin bir anlatımıdır. Güzelin Gerçek olan ve İyi olan ile birliği onun İdeal biçimine erişmesini Tinin, insanlığın etik ve entellektüel ideale de erişmesine koşullu kılar.
— Aziz Yardımlı
İçindekiler | ESTETİĞE GİRİŞ — 7 II. GÜZELİN VE SANATIN BİLİMSEL ELE ALINIŞ TÜRLERİ III. SANAT GÜZELİNİN KAVRAMI — 34 IV. BÖLÜMLEME — 91 TÜRKÇE-ALMANCA SÖZLÜK — 117 |
---|
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
G. W. F. Hegel
Tarih Felsefesi – 4 — GERMANİK DÜNYA
Çeviren: Aziz Yardımlı
136 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Hegel’in Tarih Felsefesi’nde modern dönem Dünya-Tininin evrensel özgürlük bilincini kavraması ile belirlenir. Özgürlük ancak özgürlük bilinci evrenselliği içinde bilindiği düzeye dek kavramına uygundur. Ancak despotik Birin ya da Birilerinin özgürlüğü olmayan, ancak bütün bir insanlığı kucaklayan evrensel özgürlük, bu kavramına uygun düşen özgürlük insanlığın engelsiz gelişiminin olanağıdır. Tarih olgusal olarak ya da görgül olarak alındığında, Germanik Tin Doğunun, Helenik tinin ve Roma tininin tarihsel vargısı, Dünya-Tininin kendisine karşı verdiği ve kendisine karşı kazandığı Özgürlük kavgasının bilincidir.
Plutark
Likurgus • Numa
Çeviren: Meriç Mete
112 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Jean-Jacques Rousseau Plutark üzerine şunları yazar: “Bugün bile zaman zaman okuduğum az sayıda kitap arasında Plutark beni en sıkı kavrayan ve bana en yararlı olan yazardır. Çocukluğumda ilk okuduğum oydu, yaşlandığımda okuduğum sonuncu o olacaktır. Hemen hemen birşey kazanmadan okumadığım biricik yazardır.” (Rousseau, Les reveries du promeneur solitaire, 4.)
İlk kez İtalyanca’ya çevrilen Yaşamlar’ı Batı Avrupa Jacques Amyot’nun Fransızca çevirisi (1559) ile tanıdı. Thomas North’un İngilizce çevirisi (1579) Amyot’nun çevirisi üzerine dayanır. 1683’te John Dryden Yaşamlar’ın Yunanca asıllarından yapılmasını sağladı. Almanca çeviri 1799-1806 yıllarında yayımlandı.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.