-
Toplam : 36,00 TL
Sepeti görüntüle “Miletus Okulu (Thales, Anaximander, Anaximenes) – John Burnet” sepetinize eklendi.
Parmenides – Platon
Platon
Parmenides
Çeviren: Aziz Yardımlı
92 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Platon’un Parmenides başlıklı diyaloğunu felsefe tarihinin en önemli, en güç ve en ilginç yapıtlarından biri olarak görmek gelenekseldir. Olay kayıtlı entellektüel karşılaşmaların en büyüklerinden biri olarak da kabul edilir. Diyalog Eleatik Okulun iki önde gelen düşünürü olan Parmenides ve Zenon ile genç bir Sokrates arasında geçen bir konuşmanın anlatısıdır. Toplantının vesilesi Zenon’un Parmenides’in Monizmini onu çelişkilere ve saçmalıklara götürdüğü nedeniyle eleştiren Çoğulculara karşı Çokluğu savunan bakış açısının daha da büyük çelişkilere götürdüğünü göstererek destekleyen incelemesinin okunmasıdır.
51,00 TL 68,00 TL
Açıklama
Diyaloğun mantıksal odak noktası Çelişkinin, bir kavramın hem kendisi hem de kendi karşıtı olmasının doğrulanacağı mı yoksa yadsınacağı mı sorusudur. Eleatik düşünürler çelişkinin varlığını doğrular ve aynı zamanda varlığını yadsırlar, onu bir oluş olarak ve oluşu bir yanılsama olarak, ya da daha iyisi, bir görüngü olarak kabul ederler, gerçek olarak değil. Diyalektik bir olgu olarak doğrulanır, ama bilince ait bir olgu olarak. Nesnel varlığı yadsınır. Eleatik uslamlamaya göre, “Gerçek olan var olandır”; oysa oluş varlığı olduğu gibi yokluğu da kapsar, ve öyleyse gerçek olamaz. Yalnızca “Varlık vardır.” Yokluğun yokluğu onun Varlık ile birlikteliğini ve böylece çelişkinin kendisinin gerçekliğini olanaksızlaştırır. Bu bakış açısı zemininde, devimin bir çelişki içerdiği ve öyleyse gerçek olamayacağı, değişimin birşeyin ve karşıtı olan bir başkasının birliğini içerdiği ve öyleyse onun da var olamayacağı, kendini ortadan kaldırmak zorunda olduğu çıkarsanır. Eleatik düşünürler bu kendini ortadan kaldırmanın mantığını henüz kavramış değildirler. İnsan Usu henüz bilmenin başlangıcındadır. İnsanda Logosun kendi gizilliğini zamansız olarak bilmesinin istemek saçmadır. Homo sapiens uzaysal ve zamansaldır, insan Usu kendini Zamanda açındırmalıdır, ve bu Zamanın uzunluğu ya da kısalığı salt göreli bir sorundur. Tin hiç kuşkusuz Doğanın ötesidir; ama başlangıçta salt bir gizilliktir, estetik, etik ve entellektüel gelişim olanağı ve zorunluğu ile doğar ve bu onu ereksel kılar. Ama ereğine ulaşmak için, kendi tinsel realitesini açındırmak için yeterli Zamanı vardır.
PLATON VE DİYALEKTİK
“Platonik Diyalektiğin o en ünlü başyapıtı …”
“Antik Diyalektiğin bu hiç kuşkusuz en büyük sanat yapıtı …”
Bu satırlar Hegel’in Platon’un Parmenides’ini tanımlayan sözleridir. Ve felsefe tarihinde kayıtlı en büyük entellektüel karşılaşmalardan birini, belki de en çarpıcı olanı sunan bu başyapıtta Diyalektiği konuşan konuşmacılar Parmenides, Zenon ve genç Sokrates’tir.
Diyalektik salt öznel olarak, insan düşüncesine sınırlı olarak alınabilir, ve Eleatikler onu böyle öznel olarak aldılar. Ama Diyalektik, Platon’un yaptığı gibi, nesnel olarak da alınabilir. O zaman yine yapıtın özeksel temalarından biri olan İdealar ya da Biçimler yalnızca varlığa ilgisiz insan düşünceleri olmaya son verirler ve nesnel İdealar olarak bütün bir doğal ve tinsel Olgusallığın biçimini belirlerler. Ve İdealar öznel de oldukları için, aslında homo sapiensin en özsel doğası, onun gerçek karakteri oldukları için, insan gerçeği bilebilir. İnsandaki Güzellik İdeası ya da saltık Güzellik, Türe ve Bilgi ideaları ya da saltık Türe ve saltık Bilgi, ve başka İdealar tümü de nesnel karşı eşleri ile bir ve aynıdırlar.
Düşüncenin olduğu gibi nesnel realitenin de ruhu olan Diyalektiği bilimden, felsefeden, genel olarak bilmeyi isteyen düşünceden soyutlamak, onu dikkate almamak ve uygulamamak kendi en özsel doğasının bilinçsizi olarak kalmayı kabul etmektir. Doxa böyle bilincin biçimidir, ve onda içerik bilgi değil ama tahmin, gerçeklik değil ama olasılık, inanç değil ama kuşkudur — bir bilinç ki, fenomenaldir ve bu tek-yanlı öznelliği ile salt kendi içindedir.
Parmenides ve Zenon felsefe tarihinde ön-Sokratikler arasında ilk kez Su, Hava, Ateş vb. gibi tasarımları değil ama Kavramın kendisini, Varlığı ilke ya da arke olarak kabul eden düşünürlerdir. Onları Diyalektiği kavramaya götüren olgu kavramı arılığı içinde almış olmalarıdır, çünkü mantıksal olan Kavramdır, tasarım değil. Ama Eleatikler Diyalektiği nesnel olarak görmeyi kabul edemediler ve onu salt özneye sınırladılar.
Eleatikler saltık olarak analitik düşünürler, sözcüğün en gerçek anlamında monistler idiler. Ama Analitiğe saltık olarak özünlü Diyalektiği kavramalarında felsefe tarihinin gerçek başlangıcını yaptılar.
— Aziz Yardımlı
Ek bilgi
İçindekiler | PARMENİDES — 7 |
---|
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
İlgili ürünler
Tarih Felsefesi – 4 – Germanik Dünya – G. W. F. Hegel
51,00 TLG. W. F. Hegel
Tarih Felsefesi – 4 — GERMANİK DÜNYA
Çeviren: Aziz Yardımlı
136 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Hegel’in Tarih Felsefesi’nde modern dönem Dünya-Tininin evrensel özgürlük bilincini kavraması ile belirlenir. Özgürlük ancak özgürlük bilinci evrenselliği içinde bilindiği düzeye dek kavramına uygundur. Ancak despotik Birin ya da Birilerinin özgürlüğü olmayan, ancak bütün bir insanlığı kucaklayan evrensel özgürlük, bu kavramına uygun düşen özgürlük insanlığın engelsiz gelişiminin olanağıdır. Tarih olgusal olarak ya da görgül olarak alındığında, Germanik Tin Doğunun, Helenik tinin ve Roma tininin tarihsel vargısı, Dünya-Tininin kendisine karşı verdiği ve kendisine karşı kazandığı Özgürlük kavgasının bilincidir.
Tarih Felsefesi – 4 – Germanik Dünya – G. W. F. Hegel
51,00 TLTarih Felsefesi – 1 – Giriş – G. W. F. Hegel
51,00 TLG. W. F. Hegel
Tarih Felsefesi – 1 — GİRİŞ
Çeviren: Aziz Yardımlı
128 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Hegel’in Tarih Felsefesi üzerine 1822-23 ile 1830-31 arasında verdiği derslerin ilk düzenlemesi felsefecinin ölümünden sonra 1837’de Eduard Gans tarafından ‘Tüm Yapıtlar’ın [Vollständige Ausgabe] parçası olarak yayımlandı. Bundan sonra eldeki tüm gereç 1847’de öğrencilerin ders notlarını Hegel’in kendi elyazmaları ile bütünleştiren Karl Hegel tarafından bir kez daha düzenlendi. Ve bunu Georg Lasson tarafından Hegel’in yapıtlarının ‘Eleştirel Yayım’ının [Kritische Ausgabe] bir bölümü olarak hazırlanan bir başka düzenleme izledi. Tüm bu çabalar doğal olarak eldeki felsefi içeriği yalnızca dışsal olarak toparladılar ve Hegel’in Tarih Felsefesi açıktır ki bu yapısıyla ona verilebilecek son biçimi kazanmış olmaktan uzaktır. Gene de bunun nedeni yalnızca çalışmayı yayıma hazırlayanın Hegel’in kendisi olmaması değildir. Hegel yaşamı boyunca içeriği sürekli olarak geliştirdi, yeniden düzenledi ve onu ideal kurgul biçime ulaştırmaya çalıştı. Ve yalnızca Tarih Felsefesi’nin değil, ama Mantık Bilimi de içinde olmak üzere bütün bir Ansiklopedik Dizgenin bir oluş sürecinde olması Felsefe Tarihinin işinin henüz bitmediğini, Logosun insan bilincinde açınmasının henüz tamamlanmış olmadığını gösterir.
Bu çeviri Karl Hegel’in düzenlemesinden yapıldı.
Tarih Felsefesi – 1 – Giriş – G. W. F. Hegel
51,00 TLSolon • Poplicola – Plutark
36,00 TLPlutark
Solon • Poplicola
Çeviren: Meriç Mete
112 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Jean-Jacques Rousseau Plutark üzerine şunları yazar: “Bugün bile zaman zaman okuduğum az sayıda kitap arasında Plutark beni en sıkı kavrayan ve bana en yararlı olan yazardır. Çocukluğumda ilk okuduğum oydu, yaşlandığımda okuduğum sonuncu o olacaktır. Hemen hemen birşey kazanmadan okumadığım biricik yazardır.” (Rousseau, Les reveries du promeneur solitaire, 4.)
İlk kez İtalyanca’ya çevrilen Yaşamlar’ı Batı Avrupa Jacques Amyot’nun Fransızca çevirisi (1559) ile tanıdı. Thomas North’un İngilizce çevirisi (1579) Amyot’nun çevirisi üzerine dayanır. 1683’te John Dryden Yaşamlar’ın Yunanca asıllarından yapılmasını sağladı. Almanca çeviri 1799-1806 yıllarında yayımlandı.
Solon • Poplicola – Plutark
36,00 TLLikurgus • Numa – Plutark
36,00 TLPlutark
Likurgus • Numa
Çeviren: Meriç Mete
112 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Jean-Jacques Rousseau Plutark üzerine şunları yazar: “Bugün bile zaman zaman okuduğum az sayıda kitap arasında Plutark beni en sıkı kavrayan ve bana en yararlı olan yazardır. Çocukluğumda ilk okuduğum oydu, yaşlandığımda okuduğum sonuncu o olacaktır. Hemen hemen birşey kazanmadan okumadığım biricik yazardır.” (Rousseau, Les reveries du promeneur solitaire, 4.)
İlk kez İtalyanca’ya çevrilen Yaşamlar’ı Batı Avrupa Jacques Amyot’nun Fransızca çevirisi (1559) ile tanıdı. Thomas North’un İngilizce çevirisi (1579) Amyot’nun çevirisi üzerine dayanır. 1683’te John Dryden Yaşamlar’ın Yunanca asıllarından yapılmasını sağladı. Almanca çeviri 1799-1806 yıllarında yayımlandı.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.