İndirim!

Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları – Sigmund Freud

Sigmund Freud
Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları
Çeviren: Aziz Yardımlı
136 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm

51,00 TL 68,00 TL

Stokta yok

Stokta yok

ISBN: 977 2146349008 Kategoriler: , , Etiketler:

Açıklama

Kitap için seçilen ilk başlık “Das Unglück in der Kultur” (“Kültürdeki Mutsuzluk”) idi. Ama ‘Unglück’ daha sonra ‘Unbehagen’e değiştirildi — ki ‘rahatsızlık,’ ‘hoşnutsuzluk,’ ‘sıkıntı’ gibi anlamlara gelir ve Fransızca ‘malaise’ ile karşılanabilir. Freud çevirmeni Mrs. Riviere’ye bir mektupta “Man’s Discomfort in Civilization/İnsanın Uygarlıktaki Rahatsızlığı” gibi biraz hantal bir başlık önerdi; ama sonunda güçlüğe ideal çözümü bulan Mrs. Riviere’nin kendisi oldu — ”Discontent/Hoşnutsuzluk.” Kitabın ana teması içgüdünün istemleri ve uygarlığın kısıtlamaları arasındaki karşıtlıktır.

Freud içgüdünün her durduruluşunu “bilinçsiz” ya da “baskı” olarak gördüğü düzeye dek, gerçek bir alışkanlık olan törel belirlenimleri de birer baskı anlatımı olarak, birer sinirce belirtisi olarak, böylece törel yaşamın kendisini bir tür rahatsızlık olarak görmeye götürülür. Hiç kuşkusuz törel alışkanlıklar, özellikle “gelenekler” sorgulanmaz, çünkü sorgulanmaları, “kuşku” altına düşürülmeleri toplumsal yapının olumsuzlanması olacaktır. Özellikle “geleneklerin” salt öyle geldikleri için sorgulanmadan kabul edilmeleri asıl usdışı karakterlerini gizler. Gelenek ancak kendini sorgulanmaya bağışık kılarak sürebilir. Ama “alışkanlık = baskı” denklemi geçersizdir. Alışkanlık bilinçsiz ya da bilinçaltında değildir.
Freud yine geçersiz özdeşleştirmesine koşut olarak “duyunç = üst-Ben” denklemini de ileri sürer. Ama tıpkı alışkanlığın, eğer Freud’un kendi terminolojisini kullanırsak, ön-bilince ait olması ya da bilince çıkmasının önünde bir “baskı” engelinin olmaması gibi, duyunç da bilinçsiz bir yargı yetisi değildir. Tam tersine, duyunç baştan sona bilinçli olandır, gerçekte insan özgürlüğünün gerçek kaynağıdır ve insanı moral bir varlık yapan yetidir.

Freud bilinçsizin alanını duyuncu ve dolayısıyla istenci de yutacak denli ileri sürmekle insanı özsel olarak ne yaptığını hiçbir biçimde bilmeyen bir varlık olarak görme yanılgısına götürülür. Hiç kuşkusuz “baskı” Doğaya değil Tine aittir: Hayvanlar dünyasında bilinçaltı ya bilinçsiz alanı yoktur. Ya da içgüdü ve bilinçsiz bir etmenin dürtüsü aynı şey değildir. Ve gene de, eğer üst-Bene duyunç işlevini üstlenirse, nihilizm kaçınılmadır: Bilinçaltı insan özünde son sözü söyler, İstenç ve Duyunç olanaksızdır. Freud’un kendi sözleri ile, “Üst-Ben bizim tarafımızdan çıkarsanan bir etmen ve duyunç ona başka işlevlerin yanısıra yüklediğimiz bir işlevdir.” Freud bütün bir ruhçözümleme kuramına yayılan bu “Duyunç = üst-Ben” denkleminin insan özgürlüğü ile bağdaşmadığını, ondan moral bir varlık olma karakterini uzaklaştırdığını anlamış görünmez. Bilinçsiz üst-Ben, bilinçsiz bir suçluluk duygusu, bilinçsiz bir cezalandırma dürtüsü gibi etmenlerin birincilliği insanı ahlaksal değil, ama ahlaksal-olmayan, aslında ahlaksız bir varlık yapar, çünkü insan özgür, bilinçli Duyuncu ile yargıda bulunduğu düzeye dek ahlaksal bir varlıktır. Ve bu Freud’un insan doğasının kavramlarını sık sık uygunsuz bir dilbilgisi terminolojisi ve mitolojik benzetmeler yoluyla anlatmasına bağlı olarak doğan biricik sorun değildir. Ama ruhçözümleme kuramının böyle problemlerinin olması kuramın iyileştirilemeyecek ve tamamlanamayacak olduğu anlamına gelmez. — Freud’un Uygarlık üzerine çalışmasının büyük bir bölümü (özellikle VII ve VIII’inci Bölümlerde) suçluluk duygusunun doğasının daha öte araştırılması ve durulaştırılması ile ilgilidir. Freud “suçluluk duygusunu uygarlığın gelişiminde en önemli sorun olarak sunma niyetini” bildirir. Ve bu, kendi payına, bu çalışmanın ikinci büyük sorunu için — yokedici içgüdü için — zemindir.
— Aziz Yardımlı

Sigmund Freud Hakkında

Avusturya İmparatorluğu’nda Freiberg’de doğan ve daha sonraki yaşamını Viyana’da geçiren Sigmund Freud (1856-1939) psikiyatride Ruhçözümleme okulunu kurdu ve insan davranışının bilinçsiz belirleyicileri üzerine büyük ölçüde tutarlı bir açıklama geliştirdi. Çok okuyan, yolculuk yapmayı ve arkeolojik nesneler toplamayı seven Freud ailesine ve dostlarına büyük bağlılık gösteren biri idi. Freud kişiliğin nörolojiye indirgenebileceğine inanan fizyolog profesör Ernst Brücke altında değerli yıllarını harcadıktan sonra bu kez de karşıt uca geçerek histerinin iyileştirilmesinde hipnoz uygulayımını kullanan Parisli psikiyatrist Charcot’ya katıldı.

Charcot’nun yanından Viyana’ya döndükten sonra Freud Martha Beryas ile evlendi ve özel olarak çalışmaya başladı. Bir süre sonra hipnozu bütünüyle gereksizleştiren özgür çağrışım yoluyla hastalarda patolojik belirtilerin nedenleri olan bilinçsiz ya da baskılanmış gerecin yeniden bilinçli olmasını sağlayabildiğini keşfetti. Bu işlemin sonucunda belirtiler ortadan kalkıyordu.

Freud sağaltım yöntemine “psikanaliz” adını verdi. Kitapları ve konferansları bir yandan ona kısa bir süre içinde büyük ün kazandırırken, öte yandan tıp topluluğunun büyük bölümü tarafından kınanmasına yol açtı. Zamanla aralarında Eugen Bleuler ve Karl Jung da olmak üzere çok sayıda parlak araştırmacı Freud’un kuramı çevresinde çalışma grupları oluşturdu. Birinci Uluslararası Psikanaliz Kongresi 1908’de Salzburg’da toplandı. 1938’de Avusturya Nazi Almanyasına katılınca Freud Viyana’dan ayrılarak son yıllarını ailesi ile birlikte Londra’da geçirdi.

Freud’un yazıları 23 ciltten oluşan The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud’da toplanmıştır. Dikkati çekici çalışmaları arasında Düşlerin Yorumu, Gündelik Yaşamın Psikopatolojisi, Totem ve Tabu, Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları, Bir Yanılsamanın Geleceği gibi başlıklar bulunur.

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.