Tanrının Varoluşunun Tanıtları Üzerine Dersler / Vorlesungen über die Beweise vom Dasein Gottes — Georg Wilhelm Friedrich Hegel
285,00 TL 380,00 TL
Açıklama
Hegel Tanrının varoluşunun tanıtlarını hem din felsefesi üzerine derslerinde (1821-31) hem de 1829’da Mantık Bilimi üzerine vermekte olduğu derslere ek olarak ayrı bir dersler dizisinde ele aldı. 1829 dersleri için hazırladığı notlar sınıfta sunulamayacak kadar geniştir ve yayımlanmak üzere tasarlanmış bir çalışmanın ilk taslağı olarak görünürler. Gerçekten de 1831’deki ölümünden çok kısa bir süre önce çalışmanın yayımlanması için bir sözleşme imzalamıştı. Derslerin 1829 elyazmaları aynı konu üzerine ek yazılar ile birlikte ilk kez Philipp Marheineke tarafından 1832 Werke yayımında “Din Felsefesi Üzerine Dersler” kapsamında yayımlandı.
“Bu Dersler Mantığın bir genişletilmesi olarak görülebilir :: Diese Vorlesungen können als eine Ergänzung zur Logik angesehen werden.” Tanıtlama kavramı mantığın, kurgul olanın kendisidir, ve hiçbir hipotez içermediği için kendi tanıtı ve böylece bilginin biricik olanağıdır. Hegel Tanrının varoluşunun Tanıtlarına karşı çıkmaz, ama doğru oldukları için değil, bir “tanıt” olmadıkları, hiç olmazsa felsefi tanıtlar olmadıkları için. Tarihsel Tanıtlar usu doyurma girişimleridir ve önemleri ve anlamları bunda yatar, tanıtlar olarak değerlerinde değil.
Hegel aşağı yukarı çağdaşı tüm felsefecilerin yaptığı gibi metafiziksel tanıtları şu ya da bu tikel noktalarda daha iyi görüşler, daha iyi uslamlamalar ya da andırımlar bularak iyileştirmeye ya da çürütmeye çalışmaz. Tarihsel tanıtlar dahaçok kendileri tanıtlama gereksiniminde duran önesürümler gibi ya da, daha iyisi, geometrinin belitleri gibidir ve bu nedenle inancı bilinene inanca yükseltmede yetersizdir. Us için geçerli tanıtlama kavramın tanıtlamasıdır. Hegel Tanrının tanıtını Tanrının bilgisi olarak görür ve Tanrının bilinmesini olanaksız sayan ve buna göre inancın bilgisiz de olabileceğinde direten felsefecilerin ve tanrıbilimcilerin görüşlerini yetersiz ve geçersiz sayar. İnancın bilinene inanç olması inancın gerçekliğinin güvencesidir. Ancak gerçek inanç, ancak bilginin sonsuzluğu ile uyum içinde olan olan duygunun sonsuzluğu tine evrenselliğini kazandırabilir.
— Aziz Yardımlı
Ek bilgi
İçindekiler | İçindekiler BİRİNCİ DERS — 7 ARA EK [Kant’ın kozmolojik tanıtı eleştirisi] — 141 Arkasöz / Aziz Yardımlı — 203 |
---|
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
İlgili ürünler
İlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar – René Descartes
58,50 TLİlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar – René Descartes
58,50 TLTörebilim – 2 – Spinoza
66,00 TLTörebilim – 2 – Spinoza
66,00 TLTinin Görüngübilimi — Georg Wilhelm Friedrich Hegel
360,00 TLTinin Görüngübilimi — Georg Wilhelm Friedrich Hegel
360,00 TLMonadoloji – Leibniz
36,00 TLLeibniz
Monadoloji
Çeviren: Aziz Yardımlı (Türkçe-Fransızca-Almanca-İngilizce)
112 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Alman felsefeciliğinin babası olarak bilinen Leibniz (1646-1716) bilginin duyusal-algıdan türediği sanısı içinde olan İngiliz Görgücülüğü ile karşıtlık içinde, ve Usu felsefelerinin ve bütün bir varoluşun ilkesi, anlamı, değeri olarak kabul eden Spinoza ve Descartes ile birlikte Kıta Ussalcılığının önde gelen adları arasında durur. Ama Leibniz herşeyden önce bugün de onun notasyonu ile bütün bir modern dünyada fiziksel evrenin nicelik yanından anlatımı olarak kullanılan Kalkülüsün bulucusudur.
Monadlar ya da Birler “bireysellik ilkesinin” anlatımları olarak Batı felsefi geleneğine aittir ve soyut Biri gerçek varlık olarak görme eğilimindeki Doğu monizmi ile karşıtlık içinde durur.
Leibniz’e göre bu dünya olanaklı dünyaların en iyisidir ve ondaki kötülük, çirkinlik ve yanlışlık yalnızca ve yalnızca Tinin gelişiminde henüz etik, estetik ve entellektüel varoluşuna ilişkin bilgisizliğini bütünüyle yenmemiş olmasına bağlıdır. Özsel olarak ussal olan insan kendini görüngü dünyasında da saltık olarak ussallaştırma, onun sonsuz gizilliğine uymayan kötü biçimlerden özgürleşme olanağı ve zorunluğu altındadır. Varolan usdışı kültürel durum ussal gerçeklik karşısında zorunlu olarak güçsüz ve geçici hiçlikten başka birşey değildir. Ussal evren sonsuz bir monadlar çokluğu içinde bir uyum, bir “önceden-saptanmış uyum” varoluşudur. Leibniz’in ussal optimizmi henüz yarı yoldaki insanın bilgi, duyunç ve estetik duyarlıktaki toyluğunu onun yazgısı olarak ve böylece varoluşu anlamsız olarak gören nihilizme (ve pesimizme) erken bir yanıttır.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.