Hegel – Frederick Copleston
180,00 TL 240,00 TL
Açıklama
Hegel felsefenin gevşek düşünmenin ve ulu orta yazmanın bir oyun alanı olmaktan, bir genel kültür sorunu olmaktan çıkması ve kavramsal karakterinin ortaya koyulması zamanının geldiğini gördü ve modern Descartes ve Spinoza’nın bilimlerde Yöntemin önemi konusundaki anlayışlarını geliştirerdi, Yöntemin ele aldığı nesneye dışsal olamayacağını, gerçekte o nesnenin, kavramın kendnisinin açınımı olduğunu kavradı. Bilimden kişiselliği, dil yanlışlarını, boş gevezeliği, giderek kaba duygusallığı uzaklaştırmanın yolu nesnel Kavramın nesnel açınımını izlemekti ve kavramın işlevleri olarak Yöntem ya da Dizge ölçütleri Gerçekliğin, Bilginin, Bilimin saltık güvencesi idi.
Yöntem söz konusu olduğunda felsefenin karşılaştığı başlıca ön-yargı onun da tıpkı bir fizik gibi, bir matematik vb. gibi usun doğal işleyişi yoluyla yapılabileceği, bilginin birinin kendi kişisel görüşlerinden daha iyi birşey olmadığı sanısıdır. Bilgi ile karşılaştırıldığında, bir görüş pekala bir başka görüşten daha iyi olabilir. Ama bu onu bilgi yapmaz. Diyalektiğe yabancı bilinç için felsefe henüz yalnızca boş bir hedeftir. Ya da postmodern bir sorundur ki, insanın değerine karşı nihilist bir içerleme, ve insanın bilme yetisine karşı pozitivist bir düşmanlık sergiler. — Doğal bilinç doğal mantığı ile düşünür, kavramların kendiliğinden ya da içgüdüsel işlemlerinde kuramsal, törel, politik vb. görüngüler yaratarak ve bunlara deneyim diyerek onlarda gerçekliği bulduğu sanısı içinde yaşar. Ve duyuları temelinde felsefe yapmaya başladığı zaman Düşünceye, Kavrama, Usa, genel olarak Bilgiye karşı döner ve ister nihilist ister pozitivist biçiminde olsun insanın Gerçekliğe değer olmadığının doğrulanması için diretir. — Bilginin tanıtlama gereksinimi onu görüş, yorum, sanı vb. gibi bilgiye ilgisiz, giderek karşıt belirlenimlerden ayırdeder. Tanıtlamanın varsayımsızlığı, kendisi tanıtlanmamış hiçbir öncülü kabul edememesi onu daha başında diyalektiği doğrulamaya zorlar: Dolaysız olan o denli de dolaylı olmalıdır. Olumlu olan eşit ölçüde olumsuzdur çünkü olumsuz-değildir, onu dışlar ve onu içerdiği için dışlar. Onu dışlaması onu içermesinin kendisinden başka birşey değildir. İlişkisizliğin kendisi yalnızca olumsuz ilişkidir. Olumsuz olanın olumlu ile birliği, bu karşıtında kendi ile birlik diyaktiğin gerçeği, onun salt olumsuzluk ya da karşıtlık olan karakterinin kendini olumsuzlaması, böylece yeniden olumlu olandır. Kavram ne salt olumlu, ne de salt olumsuzdur; kendini ancak karşıtların birliği olarak, olumsuzun olumsuzlanması olarak somutlaştırır.
— Aziz Yardımlı
Ek bilgi
İçindekiler | BÖLÜM BİR 1. Yaşam ve Yazılar — 7 BÖLÜM İKİ 1. Hegel’in Mantığı — 37 BÖLÜM ÜÇ 1. Saltık Tin Alanı — 73 KISA BİR KAYNAKÇA — 95 |
---|
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
İlgili ürünler
Tinin Görüngübilimi — Georg Wilhelm Friedrich Hegel
360,00 TLTinin Görüngübilimi — Georg Wilhelm Friedrich Hegel
360,00 TLTarih Felsefesi — Georg Wilhelm Friedrich Hegel
360,00 TLTarih Felsefesi — Georg Wilhelm Friedrich Hegel
360,00 TLMonadoloji – Leibniz
36,00 TLLeibniz
Monadoloji
Çeviren: Aziz Yardımlı (Türkçe-Fransızca-Almanca-İngilizce)
112 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Alman felsefeciliğinin babası olarak bilinen Leibniz (1646-1716) bilginin duyusal-algıdan türediği sanısı içinde olan İngiliz Görgücülüğü ile karşıtlık içinde, ve Usu felsefelerinin ve bütün bir varoluşun ilkesi, anlamı, değeri olarak kabul eden Spinoza ve Descartes ile birlikte Kıta Ussalcılığının önde gelen adları arasında durur. Ama Leibniz herşeyden önce bugün de onun notasyonu ile bütün bir modern dünyada fiziksel evrenin nicelik yanından anlatımı olarak kullanılan Kalkülüsün bulucusudur.
Monadlar ya da Birler “bireysellik ilkesinin” anlatımları olarak Batı felsefi geleneğine aittir ve soyut Biri gerçek varlık olarak görme eğilimindeki Doğu monizmi ile karşıtlık içinde durur.
Leibniz’e göre bu dünya olanaklı dünyaların en iyisidir ve ondaki kötülük, çirkinlik ve yanlışlık yalnızca ve yalnızca Tinin gelişiminde henüz etik, estetik ve entellektüel varoluşuna ilişkin bilgisizliğini bütünüyle yenmemiş olmasına bağlıdır. Özsel olarak ussal olan insan kendini görüngü dünyasında da saltık olarak ussallaştırma, onun sonsuz gizilliğine uymayan kötü biçimlerden özgürleşme olanağı ve zorunluğu altındadır. Varolan usdışı kültürel durum ussal gerçeklik karşısında zorunlu olarak güçsüz ve geçici hiçlikten başka birşey değildir. Ussal evren sonsuz bir monadlar çokluğu içinde bir uyum, bir “önceden-saptanmış uyum” varoluşudur. Leibniz’in ussal optimizmi henüz yarı yoldaki insanın bilgi, duyunç ve estetik duyarlıktaki toyluğunu onun yazgısı olarak ve böylece varoluşu anlamsız olarak gören nihilizme (ve pesimizme) erken bir yanıttır.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.