-
Törebilim - 2 - Spinoza
1 × 66,00 TL
-
Toplam : 66,00 TL
210,00 TL 280,00 TL
Bir Bilim olarak Ortaya Çıkabilecek Her Glecek Metafizik İçin Prolegomena Kant’ın Arı Usun Eleştirisi’nin yayımından iki yıl sonra, 1783’te yayımladığı çalışmasıdır. Kant Prolegomena’yı gerçekte anlama güçlükleri kapsadığını düşündüğü Eleştiri’nin bir özeti olarak tasarlamıştı.
Başlığın anlattığı gibi, Kant Prolegomena’da Metafiziğin bir bilim olarak geliştirilebilmesi için yeni bir temel aradı ve bunu Prolegomena’nın başlıca problemi olarak a priori sentetik bilginin nasıl olanaklı olduğunu göstermeye çalışarak yaptı. Ve gösteremedi.
Bir yandan Metafiziğin kaçınılmaz olduğunu düşünürken, öte yandan Usun sınırlarının çizilmesi ve onun Fiziğin ya da deneyimin ötesine geçmesine izin verilmemesi gerektiğinde diretti: Deneyimin güvenilir duyusal toprağını aşan Us kaçınılmaz olarak çelişkilere düşüyordu. Çelişki anlak için dayanılmazdır, ve yadsınmalıdır. Diyalektik Kant’ın bakış açısı için yalnızca bir yanılsama mantığı olduğu için, daha iyisi, çelişki gibi birşey hiç olmamalıdır. Özdeşlik daha iyidir, çünkü A = A der ve değişimi, oluşumu, gelişimi vb. olanaksızlaştıran bir tutuculuğu salık verir. Kant, hiç kuşkusuz Leibniz’i izleyerek, özdeşlik ilkesinin analitik yargıların karakterini belirlediğini kabul eder, çünkü analitik yargılar öznenin yüklemde kapsanması anlamında yalnızca özdeşlik ilkesine altgüdümlüdür ve yanlış ya da çelişkili olmaları olanaksızdır. Böylece bilgi tek-yanlı bir önerme problemine, ve gerçeklik bir doğruluk sorununa indirgenirken, pozitivist-analitik felsefe Kant’ın felsefesinin hiç olmazsa bir bölümünde duygudaş bir ton bulur. Ama Kant analitiğin kendinde sentetik de olduğunu, ya da sentetiği vazgeçilmez öncülü olarak olmak zorunda olduğunu gözden kaçırarak a priori sentetik yargılar dediği ikinci bir önerme ya da yargı türünü ileri sürer. Bu önermeler özdeşlik ilkesi üzerine dayanmazlar çünkü özneleri onda a priori kapsanmayan ve ancak deneyim, gözlem vb. yoluyla ona eklenen yabancı yüklemler ile bağlıdır. Kant’ın Metafiziği kurtarma çabaları sonunda deneyim kökenli ve gene de evrensel olmaları gereken önermeler problemi ile karşı karşıya kalır, çünkü bilgi verebilmek için a priori sentetik yargıların zorunlu olduğu denli evrensel de olması gerekir. Oysa bu David Hume’un bütün bir görgücülüğünün takılıp kaldığı ve böylece onu insana bilgiyi değil ama kuşkuyu salık vermeye götüren noktanın kendisidir. — Aziz Yardımlı
Kant (Prolegomena‘da):
§ 22. Sorunu toparlarsak, duyuların işi sezmektir; anlağınki düşünmek.
İçindekiler | İÇİNDEKİLER Önsöz 7 § 1. Metafiziğin Kaynakları Üzerine 19 Prolegomenanın Genel Sorusu: Genel Soru: Aşkınsal Ana Soru Aşkınsal Ana Soru Aşkınsal Ana Soru Ek Eleştiri Üzerine Araştırmayı Önceleyen Bir Yargının Örneği 146 Eleştiri’nin Bir Yargı Tarafından İzlenebilecek Bir Araştırması İçin Önerge 155 IHALT [Vorrede] § 1 Von den Quellen der Metaphysik Der Prolegomenen Allgemeine Frage: Ist überall Metaphysik möglich? Allgemeine Frage: Wie ist Erkenntnis aus reiner Vernunft möglich? Der transzendentalen Hauptfrage Dritter Teil: Probe eines Urteils über die Kritik, das vor der Untersuchung vorhergeht. Vorschlag zu einer Untersuchung der Kritik, auf welche das Urteil folgen kann |
---|
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
Leibniz
Monadoloji
Çeviren: Aziz Yardımlı (Türkçe-Fransızca-Almanca-İngilizce)
112 sayfa; 1. Hamur; 170 × 100 mm
Alman felsefeciliğinin babası olarak bilinen Leibniz (1646-1716) bilginin duyusal-algıdan türediği sanısı içinde olan İngiliz Görgücülüğü ile karşıtlık içinde, ve Usu felsefelerinin ve bütün bir varoluşun ilkesi, anlamı, değeri olarak kabul eden Spinoza ve Descartes ile birlikte Kıta Ussalcılığının önde gelen adları arasında durur. Ama Leibniz herşeyden önce bugün de onun notasyonu ile bütün bir modern dünyada fiziksel evrenin nicelik yanından anlatımı olarak kullanılan Kalkülüsün bulucusudur.
Monadlar ya da Birler “bireysellik ilkesinin” anlatımları olarak Batı felsefi geleneğine aittir ve soyut Biri gerçek varlık olarak görme eğilimindeki Doğu monizmi ile karşıtlık içinde durur.
Leibniz’e göre bu dünya olanaklı dünyaların en iyisidir ve ondaki kötülük, çirkinlik ve yanlışlık yalnızca ve yalnızca Tinin gelişiminde henüz etik, estetik ve entellektüel varoluşuna ilişkin bilgisizliğini bütünüyle yenmemiş olmasına bağlıdır. Özsel olarak ussal olan insan kendini görüngü dünyasında da saltık olarak ussallaştırma, onun sonsuz gizilliğine uymayan kötü biçimlerden özgürleşme olanağı ve zorunluğu altındadır. Varolan usdışı kültürel durum ussal gerçeklik karşısında zorunlu olarak güçsüz ve geçici hiçlikten başka birşey değildir. Ussal evren sonsuz bir monadlar çokluğu içinde bir uyum, bir “önceden-saptanmış uyum” varoluşudur. Leibniz’in ussal optimizmi henüz yarı yoldaki insanın bilgi, duyunç ve estetik duyarlıktaki toyluğunu onun yazgısı olarak ve böylece varoluşu anlamsız olarak gören nihilizme (ve pesimizme) erken bir yanıttır.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.